Amacı özel gereksinimli öğrencilerin dil becerilerini destekleme ve problem davranışları ile başetmede ilkokul öğretmenlerinin mesleki gelişimlerine yönelik çevrimiçi platformun geliştirilmesi ve etkililiğinin sınanması olan projemiz kapsamında “Araştırmalar ne diyor?” başlığı altında ulusal ve uluslararası araştırmalardan önemli noktalar aşağıda derlenmiştir.
Araştırmalara ilişkin dosyanın tamamını indirmek için buraya tıklayınız.
1. Problem Davranışlar
- Problem davranışlar herhangi bir müdahale yapılmadığında yaşam boyu sürebilmektedir
(Chandler & Dahlquist, 2002).
- Kaynaştırma/bütünleştirme uygulamalarının başarısını etkileyen ve birey kaynaklı etmenler arasında problem davranışların varlığı gösterilmektedir.Problem davranışlar,kanaştırma/bütünleştirme uygulamalarının başarısını etkileyen bireysel faktörlerden biridir. (Melek, 2022).
- Kaynaştırma/bütünleştirme ortamlarındaki problemli davranışlar sosyal kabul ve eğitimin
niteliğini etkileyebilmektedir. Problem davranışların önlenmesi ya da en aza indirilmesi
etkili öğretme ve öğrenme sürecinin gerçekleşmesi ve eğitim-öğretim faaliyetleri için gerekli
olan en önemli koşullardan biridir (Yumuş & Metin, 2015; Yumuşak & Balcı, 2018 ).
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.
2. Problem Davranışlar: Kaynaştırma/Bütünleştirme Öğrencileri
- Araştırmalara göre özel gereksinimli çocukların problem davranışları, olağan gelişim gösteren akranları ile karşılaştırıldığında üç-dört kat daha fazla olabilmektedir ve öğretmenler kaynaştırma/bütünleştirme
öğrencilerinin akranlarından daha sık ve şiddette problem davranış sergilediklerini ifade etmektedirler.
(Baker vd., 2022; Eratay, 2021; Güner-Yıldız & Melekoğlu, 2016; Kıyak & Diken, 2018; Sucuoğlu & Özokuçu, 2005).
-
Öğretmenler, kaynaştırma/bütünleştirme öğrencileri için sınıf içinde gezmeyi, derse ilgisizliği, akranlarına göre derse daha az katılım gösterilmesini, konuşma güçlüğü yaşanmasını, bireysel ihtiyaçların bağımsız olarak karşılanamamasını, empati gösterememesini problem davranış olarak nitelendirmekte ve problem davranışların ders süresinde giderek arttığını belirtmektedirler (Ceylan & Yıkmış, 2017; Güner-Yıldız & Melekoğlu, 2016; Yumuşak & Balcı, 2018).
- Kaynaştırma/bütünleştirme öğrencilerinin sergilediği problem davranışların ders işlenişini aksattığı, zaman kaybına neden olduğu, sınıfın motivasyonunu düşürdüğü ve disiplin sorunlarına neden olduğu rapor edilmiştir (Camadan, 2012).
-
Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre özel gereksinimli öğrencilerin problem davranışları ile baş etmek halen yaşanan en temel sorunlar arasındadır (Kurt, 2022).
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.
3. Problem Davranışlar: Genel Eğitim Öğretmenleri/Sınıf Öğretmenleri
- Gerçekleştirilen araştırmaların sonuçlarına göre, kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim sunulan sınıflarda çalışan öğretmenler, genel olarak sınıf yönetimi, problem davranışları ortadan kaldırma ve olumlu davranış edindirme konularında güçlük yaşadıklarını, bu konuda kendilerini yetersiz hissettiklerini dile getirmektedirler (Akalın, 2015; Işıtan & Dayı, 2022; Koçak, 2020; Saraç & Çolak, 2012; Yumuş & Metin, 2015).
- Araştırmaların sonuçları, kaynaştırma/bütünleştirme sınıflarında çalışan sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetimine ilişkin bilgi düzeylerinin birbirine benzer ve sınırlı olduğunu, sınıf öğretmenlerinin ve ayrıca okul yöneticilerinin özel gereksinimli öğrencilerin davranış özellikleri, problem davranışların nedenleri, problem davranışları önleme ve bu davranışlarla baş etme stratejileri konusuna büyük bilgi gereksinimlerinin olduğunu göstermektedir (Güner, 2011; Işıkgöz vd., 2018; Kargın vd., 2003).
- Öğretmenlerin problem davranışları önlemeye çalışırken veya müdahale ederken farklı pekiştirme yöntemlerinden yararlandıkları ancak kanıta dayalı olan sistematik olarak uygulayacakları herhangi bir stratejiden yararlanmadıkları görülmüştür (Ceylan & Yıkmış, 2017).
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.
4. Problem Davranışlar: Sınıf Öğretmenleri ve Hizmetiçi Eğitimler
- Araştırmalara göre, sınıf yönetimi ve problem davranışlarla baş etme kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim-öğretim sunulan ortamlarda yaşanan en temel sorunlardan biridir ve çoğu öğretmen problem davranışlarla ilgili olarak bir eğitim almadıklarına ve/veya aldıkları eğitimleri yeterli bulmadıklarına ilişkin görüş bildirmiştir (Ceylan & Yıkmış, 2017; Deliveli, 2021; Gürgür & Hasanoğlu-Yazçayır, 2019).
- Sınıf yönetimi ve problem davranışlarla baş etme konusunda mesleki gelişim çalışmalarının gerçekleş- tirilmesi öğretmenlerin en önemli talepleri arasındadır ve problem davranışların önlenmesi, azaltılması ve ortadan kaldırılmasında etkili stratejileri içeren mesleki gelişim programları geliştirilmelidir (Gürgür & Hasanoğlu-Yazçayır, 2019; Sazak-Pınar & Güner-Yıldız, 2017; Güner-Yıldız vd., 2022).
- Önleyici sınıf yönetim becerisine sahip olan öğretmenler ile olmayan öğretmenlerin sınıflarındaki problem davranış düzeyleri arasında anlamlı fark vardır (Sucuoğlu vd., 2004).
- Sınıf içinde özel gereksinimli öğrencilerin problem davranışları ortaya çıktığında çoğu öğretmenin sözel uyarı ve otoriteyi kullandığı, kanıt temelli farklı davranış değiştirme tekniklerinin ise daha az kullanıldığı görülmektedir. Bu durum, problem davranışlarla baş etmede kanıt temelli strateji ve teknikleri içeren mesleki gelişim programlarına duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır (Ceylan & Yıkmış, 2017; Çimen, 2022; Karabıyık & Işıkdoğan-Uğurlu, 2019).
- Ulusal ve uluslararası alanyazında gerçekleştirilen birçok araştırma bulgusu, öğretmenlerin hizmet içi eğitim programına katıldıklarında ve problem davranışlarla baş etmeye yönelik eğitim aldıklarında, müdahaleye yönelik program hazırlama yeterliklerinde ve problem davranışlarla baş etme becerilerinde gelişmeler gösterdiğini, ögrencilerin problem davranışlarıyla başa çıkmada daha etkili mekanizmalar benimsediğini, ögrencilerin problem davranışlarında azalmalar gözlendiğini ortaya koymaktadır (Çitil, 2016; Gezer-Demirdağlı & Cavkaytar, 2022; Gülboy, 2021; Koçaki 2020; Yıldız & Kurtova, 2017).
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.
1. Dil ve Konuşma Sorunları ve Problem Davranışlar
- İletişim becerilerinde yaşanan güçlükler
problem davranışların nedenleri arasında
yer almaktadır (Vuran, 2013).
- Ceylan ve Yıkmış (2017) tarafından
yapılan araştırmada sınıf öğretmenlerinin,
kaynaştırma öğrencilerinde gözlemledikleri
problem davranışlar arasında konuşma
güçlüğünün yer aldığı vurgulanmaktadır.
- Kıyak ve Diken (2018) tarafından yapılan
araştırmada, kaynaştırma/bütünleştirme
uygulamalarında zihinsel yetersizliği olan
ilkokul öğrencilerinin pragmatik dil becerilerinin,
sosyal becerilerinin ve akademik yeterliliklerinin
normal gelişim gösteren akranlarından düşük
olduğu, problem davranışlarının ise normal
gelişim gösteren akranlarından yüksek
olduğu saptanmıştır.
- Çocukların nasıl etkileşim başlatmaları ya da
diğerlerinin etkileşim başlatmalarına nasıl tepki
vermeleri gerektiğini bilmemeleri; kendi
gereksinimlerini ve isteklerini akranlarına ifade
etmekte güçlük yaşamalarına, akranları tarafından
reddedilmelerine ve daha fazla problem davranış
sergilemelerine yol açabilmektedir
(Değirmenci Kurt & Tomul, 2020).
- Öğretmenler, öğrencilerin dil
becerilerinde yaşadıkları güçlüklerin
sınıf içerisinde problem davranışlara
neden olabileceğini sıklıkla fark
etmemektedir
(Nungesser & Watkins, 2005).
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.
2. Dil ve Konuşma Sorunları: Genel Eğitim Sınıfları
- Toğram ve Maviş (2009) tarafından yapılan araştırmada öğretmenlerin, dil ve konuşma bozukluklarının
ders başarısını ve okul yaşamını olumsuz etkileyeceği görüşüne sahip oldukları tespit edilmiştir. Bunun
yanında dil ve konuşma bozukluklarının öğrencilerin duygu, davranış ve sosyal etkileşimlerini de olumsuz
etkilediği belirtilmiştir.
- Konuşma anlaşılırlığını etkileyecek düzeyde konuşma sesi bozukluğu olan öğrencilerin, sosyal becerilerinin
de düşük düzeyde olduğu gözlemlenmektedir (Şen-Sönmez, 2011).
-
Şahin (2016) tarafından gerçekleştirilen araştırmada dil ve konuşma bozukluğu olan ilkokul öğrencilerinin,
dil ve konuşma bozukluğu olmayan akranlarına kıyasla daha düşük düzeyde özgüvene sahip oldukları tespit
edilmiştir. Bu yüzden dil ve konuşma bozukluklarının, öğrencilerin özgüvenlerini olumsuz yönde etkilediği
ifade edilmiştir.
-
Arslan, Koçbeker-Eid ve Dalaman (2019) tarafından yapılan durum çalışmasında bir öğrencinin dil ve
konuşma bozukluğunun hem akademik becerilerini hem de akran etkileşimini olumsuz yönde etkilendiği
rapor edilmiştir. Ek olarak dil ve konuşma bozukluğu olan öğrencinin derslere katılma noktasında düşük
motivasyona sahip olduğu ve sınıf arkadaşları ile iletişim kurmaktan kaçındığı gözlemlenmiştir.
-
Okul döneminde kekemeliği olan öğrencilerin sınıf performansları, kekemelik için profesyonel bir destek
almadıkları sürece olumsuz etkilenmektedir. Birçok öğretmen de bu öğrencilerin takılmalarına yönelik
nasıl tepki vermeleri gerektiğini bilmemektedir. Ek olarak akıcı konuşan akranlarına kıyasla kekemeliği olan
öğrencilerin daha yüksek oranda akran zorbalığına maruz kaldıkları ifade edilmektedir (Blood vd., 2010).
-
Gelişimsel dil bozukluğu olan öğrencilerde sıklıkla okuma güçlükleri, düşük akademik beceriler ve sosyal
becerilerde sınırlılık görülmektedir (Conti-Ramsden vd., 2013).
-
Gelişimsel dil bozukluğu olan öğrenciler okuma, okuduğunu anlama, kendini ifade etme ve söylenenleri
anlama gibi alanlarda güçlük yaşamaktadır. Bu durum akran etkileşimlerini olumsuz etkilemektedir.
Uygun olmayan sosyal davranışların sergilenmesi ve olumsuz deneyimler, sınıf ortamında akran
ilişkilerinin sınırlı bir hal almasına neden olabilmektedir (Owens & Robert, 2016).
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.
3. Dil ve Konuşma Sorunları: Genel Eğitim/Sınıf Öğretmenleri
- Öğretmenler, öğrencilerinin kekemelik terapilerindeki kazanımlarını günlük yaşama aktarmalarında anahtar bir rol üstlenmektedir (Tollerfield, 2003). Bu durum öğretmenlerin farkındalık düzeylerininyüksek olmasıyla ve kekemelik hakkında doğru bilgi ve inançlara sahip olmalarıyla gerçekleşebilmektedir (Hearne vd., 2020). Bununla birlikte öğretmenlerin kekemelik hakkında bilgili ve açık bir tutum içerisinde olmaları, sınıf içerisinde kekemeliği olan öğrencinin maruz kalabileceği akran zorbalığını önleme ve azaltmada da etkili olmaktadır
(Langevin & Prasad, 2012).
- Erdem (2013) tarafından gerçekleştirilen araştırmada sınıf öğretmenlerinin, öğrencilerin yaşadıkları konuşma güçlüklerinin belirlenmesi ve dil ve konuşma terapisi için yönlendirilmelerinde rehber bir rol üstlendikleri belirtilmektedir. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin, konuşma bozukluklarına yönelik farkındalıklarının artırılması gerektiği vurgulanmaktadır.
- Gelişimsel dil bozukluğu ve disleksi her ne kadar ayrı bozukluklar olsa da her iki bozukluğun özelliklerini taşıyan öğrenciler gözlemlenmektedir. Bu öğrenciler ana dilde fonolojik farkındalık ve fonolojik çalışma belleği ile ilgili problemler yaşayabilmektedir. Dolayısıyla bu öğrencilerde sözcük okuma becerileri ile ilgili de güçlükler gözlemlenmektedir. Okuduğunu anlamayı olumsuz yönde etkileyen bu durumun altında sınırlı sözcük dağarcığı ve semantik, sentaks ve diğer dil becerilerindeki güçlükler yatmaktadır (Ramus vd., 2013). Dolayısıyla dil ve konuşma terapistlerine ulaşmanın güç olduğu durumlarda öğretmenlerden okuma veya dil gelişimi için desteğe gereksinimi olan öğrencilere müdahale etmeleri beklenmektedir (Williams, 2006).
- Konuşma bozukluklarına yönelik bir eğitim yaşantısı olan öğretmenlerin, kekemeliğin nedenleri hakkında daha doğru inançlara sahip oldukları bulunmuştur (Yeakle & Cooper, 1986).
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.
4. Dil ve Konuşma Sorunları: Sınıf Öğretmenleri ve Hizmetiçi Eğitimler
- Öğretmenlerin dil ve konuşma bozukluklarına yönelik tutumları ve algıları, öğrencilerin akademik, sosyal ve duygusalgelişimlerini olumlu yönde etkileyebileceği gibi olumsuz yönde de etkileyebilmektedir (Bora & Toğram, 2018).
-
Can ve Kara (2017) tarafından yapılan araştırmada, sınıf öğretmenlerinin yetersizlik türlerine ilişkin yeterli düzeyde bilgiye sahip olmadıkları için dil ve konuşma bozukluklarına yönelik olumsuz düşüncelere sahip oldukları belirtilmiştir. Bu yüzden araştırmada öğretmenler, dil ve konuşma bozukluğu olan öğrencilere nasıl davranmaları gerektiğini bilemediklerini ifade etmişlerdir.
-
Öğretmenlerle gerçekleştirilen dil ve konuşma bozukluklarına yönelik tutum çalışmalarının birçoğunda,özellikle sınıf öğretmenlerinin dil ve konuşma bozukluklarına ilişkin algılarının olumsuz yönde olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin bu duruma yönelik tutumlarının nasıl olması gerektiğine ilişkin bilgi düzeylerinin de sınırlı olduğu tespit edilmiştir (Nungesser & Watkins, 2005).
-
Kara (2020) tarafından okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin dil ve konuşma bozukluklarına yönelik görüşlerinin incelendiği araştırmada, dil ve konuşma terapisi mesleğine yönelik farkındalığın düşük düzeyde olduğu görülmüştür. Bununla birlikte araştırmada okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin büyük bir bölümü; dil ve konuşma bozukluğu ile ilgili bir hizmet içi eğitime katılmayı istediklerini ve dil ve konuşma güçlüklerinin çocuklarda okula uyum problemlerine neden olabileceğini düşündüklerini ifade etmişlerdir.
-
Erim ve Aydın (2021) tarafından yapılan çalışmada öğretmenler, kekemeliğin nedenlerine ve kekemeliğe yönelik sınıf stratejilerine ilişkin bilgi eksikliklerinin olduğunu belirtmişlerdir. Bu konuda öğretmenlere hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim kapsamında bilgilendirici seminerlerin düzenlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bununla birlikte araştırmada, farkındalığı artırmaya yönelik çevrimiçi kanallar ve materyaller kullanmanın daha erişilebilir olacağı ifade edilmiştir.
-
Saman ve Aydın-Uysal (2022) tarafından gerçekleştirilen araştırmada sınıf öğretmenlerinin kekemelik hakkında bilgi eksikliğine sahip oldukları belirtilmiştir. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin; kekemeliği olan öğrencinin konuşmasına müdahalede bulunacak yanlış davranışlar sergileyebilecekleri, kekemeliği olan bir bireyin kişisel özelliklerini olumsuz sıfatlar kullanarak nitelendirebilecekleri, kekemeliği olan öğrencilerin akademik başarılarına ilişkin kararsız kalabilecekleri, sınıf içerisinde akıcı konuşan öğrenci ile kekemeliği olan öğrenci arasındaki dengeyi kurmakta güçlük yaşayabilecekleri ifade edilmiştir. Ek olarak sınıf öğretmenlerinin, kekemeliğe ilişkin güncel yaklaşımlardan haberdar olmadıkları vurgulanmıştır.
-
Öğretmenler, dil ve konuşma bozukluğu olan öğrenciyi dil ve konuşma terapistine yönlendirme konusunda önemli bir rol oynamaktadır (Ehren & Nelson, 2005). Bu nedenle öğretmenlerin eğitimle ilgili kararlar vermelerinde mesleki yetkinlikler ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla öğretmen özellikleri, mesleki uygulamaların doğruluğu ve niteliğini etkileyebilmektedir (Girolamo vd., 2022).
-
Araştırmalar özellikle öğretmenlerin dil ve konuşma bozukluklarına ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadıklarını göstermektedir. Dolayısıyla öğretmenlerin dil ve konuşma bozukluklarına ilişkin algılarının olumsuz yönde olduğu görülmektedir (Nungesser & Watkins, 2005). Diğer taraftan öğretmenlerin kullandıkları müdahale yaklaşımlarının ve algılarının öğrencilerin sosyal, duygusal ve akademik gelişimleri ile ilişkili olduğu ifade edilmektedir (Toğram & Maviş, 2009). Türköz (2004) tarafından yapılan çalışmada da öğretmenlerin olumsuz tutumlarının, kekemeliği olan öğrencilerin kaygı, korku ve yetersizlik duygularını yaşamalarına neden olabileceği vurgulanmaktadır.
İlgili araştırmalara ilişkin dosyayı indirmek için buraya tıklayınız.